3 Mayıs 2009 Pazar

Deneme 1 - Bölüm 5

Restorandan eve dönerken düşündüm. Yanlış mı anlamıştım yoksa bu kadın bana apaçık ilgi mi gösteriyordu? Yok canım olamaz. Gazetelerden okuduğum kadarıyla Seda Hanım ile aynı karede yer alabilmem için ya eşcinsel bir modacı, ya da Nişantaşı’nda ünlü bir işletmenin sahibi olmam gerekiyordu. Sahi, adını hiçbir erkekle duymamıştım bu zamana kadar. Hakkında çıkan tek bir aşk dedikodusuyla karşılaşmamıştım. Acaba sıradan , “ünsüz” insanları mı seçiyordu birlikte olmak için? Kendini tanrıça gibi hissetmesini sağlayan, her istediğini yaptırabileceği, canı sıkıldığında da tekmeyi basabileceği, benim gibi sıradan insanlar. Tabi ya, aynen bu şekilde işliyordu düzen. Sessiz adamları, arka kapıdan hayatına alıp, işi bitince aynı şekilde aynı kapıdan gönderiyordu. Ama asla aldatmayacağım kız arkadaşımın varlığından haberdar değildi tabi.
Komplo teorilerim benimle birlikte apartmanın kapısına kadar geldiler. Neyse ki kurtarıcım tam zamanında yetişmeyi başardı, telefonum çalmaya başladı. Arayan Güngör Bey’di. Görüşmeyle ilgili kısa bir brifing istiyordu. Duyduklarından tatmin olmuş olacak ki “Aslanım benim. Senden başkası yokluğumu kesin aratırdı.” gibi sahte bir iltifatla beni ödüllendirdi. Telefonumu kapatırken alt komşum Saliha teyzenin manidar yüz ifadesiyle karşılaştım. Acaba bugünün azar menüsünde ne var diye düşünürken “Biz apartmanda hayvan beslemeyi yasaklamaya çalışırken sen eve öküz sürüsü aldın galiba evladım.” cümlesiyle merakımı giderdi. “Hayırdır Saliha teyze? Daha yeni geliyorum eve gördüğün gibi. Ofiste çıkardığım gürültüyü de mi duymaya başladın yoksa?” dememe fırsat vermeden saydırmaya başladı. “Çocuğum hiç mi yorulmuyorsunuz? İki saattir nefes almadan tepiniyorsunuz. Duvarları yıkan müziği ve o ciyak ciyak kahkahaları söylemiyorum bile. İnsan apartmanda yaşadığının bu kadar mı farkında olmaz?”. Benim evimden bahsediyor olamazdı. Evde bir tek annem vardı gün boyunca. Onun çıkardığı sesi de duymasına imkan yoktu. Kaldı ki annem çoktan gitmiştir. “Bir yanlışın olmasın teyzecim, benim evimden geldiğine emin misin?” diye sormama da izin vermedi tabi ki. “Hemen şu curcunayı kesmezsen polise haber vereceğim.” diyerek suratıma çarptı kapıyı.
O an üst kattan gelen müzik dikkatimi çekmeyi başardı. Gerçekten de hatrı sayılır bir desibele sahipti. Hızla çıktım merdivenleri. Kapıyı açmamla Suat’ın meymenetsiz suratını karşımda görmem bir oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder