28 Ekim 2009 Çarşamba

Deneme 1 - Bölüm 11

“Gel gel, biz de tam senden bahsediyorduk. Nerdesin oğlum? Kaç saat oldu yoksun ortalarda. Bir an hiç gelmeyeceksin sandım.”

Suat'ın kireçten farkı olmayan yüzü bu soruyla bir kat daha beyaza boyandı.

“Geleceğimi söylememiştim ki. Neden beni bekliyordun? Hayırdır, birşey mi oldu? Kimle benden bahsediyorsunuz?”


Sükunetini korumaya çalışsa da, sözlerini bölen yutkunmalardan, heyecanı fazlasıyla anlaşılıyordu. Nereden haberi olmuş olabilirdi ki? Emir'in gülmesiyle komplo teorilerine ara verdi.

“Sen geleceğini hiç bir zaman söylemedin ki. Ama arayı uzattın bu sefer. Artık bir yerden sonra ister istemez seni bekliyorum. Dur bir dakika, sende bir gariplik var. Nefes nefesesin resmen. Naaptın oğlum, koşarak falan mı geldin?”

Renk vermemeye mi çalışıyordu, yoksa gerçekten hiçbir şeyden haberi yok muydu? Suratından bunları anlamak çok zordu. Şu an için Emir'in mimiklerine güvenmek, dönüşü olmayan hatalara yol açabilirdi. Bir an için gözü kapının kenarında duran bir çift ayakkabıya takıldı. Evde bir kadın vardı. Yoksa Seda Hanım burada mıydı? Bu düşük ihtimal bile titremesine yetti. Çünkü bu tam anlamıyla gökte ararken yerde bulmak olacaktı Suat için. Buraya sadece kadınla ilgili herhangi bir bilgi alabilme umuduyla gelmişti. Şimdi kısa yoldan aradığına kavuşsa her şey çok daha kolay olacaktı. Ama karşısındaki adamın Emir olduğu gerçeği kapı eşiğinde soğukça çarptı yüzüne. Gözü, işi ve sevdiğinden başkasını görmeyen adamın evinde başka bir kadın arayışı içinde olmak çok saçmaydı. Ne fırsatlar sunmuştu zamanında bu garibanın önüne de, elinin tersiyle itivermişti. Kesin Ceren'di içerideki de zaten. Emir'in sorusuyla gerçek dünyaya dönebildi tekrar.

“Oğlum bir cevap versene, nooldu sana?”

“ Yok bir şey abi. Sokağın başından beri düştü peşime bir köpek. Apartmandan içeri girene kadar aklım çıktı. Kusura bakma bu saatte de rahatsız ediyorum ama. Misafirin var galiba. Neyse ben sonra uğrarım tekrar.”


“ Suat sen iyi misin? Daha doğrusu Suat bu sen misin? Yoksa yolda gelirken İstanbul beyefendisi falan mı yedin? Gecenin kaçı olmuş kapımı çalıyorsun, sonra ettiğin lafa bak. Geç içeri hadi, kazık çaktın kapının önüne. Bugünü davetsiz misafirler günü ilan ettim zaten.”

Salondan içeri adımını attığı anda gözleri Seda Hanım'la buluşuverdi Suat'ın. Normal bir zamanda karşılaşsaydı bu sahneyle, ağzı kulaklarına varır, yerde gecelikle oturarak şarap içen kadının yanına bir sırtlan edasıyla süzülür ve Emir’in gecesini berbat ederdi. Ama bakışlarını Seda Hanım’ın suratına kenetlediği için hiçbir detayı fark edememişti. Allah’tan başka bir şey dileseydim o da olurdu herhalde diye geçirdi o an içinden. Ama öyle bir lüksü olmadığının fazlasıyla farkındaydı. Planının yolunda gitmesi için hiç renk vermemesi gerekiyordu. Tabi önce bir plan hazırlamalıydı en acilinden. Öncelikle Emir’den kurtulmalıyım diye düşündü, ki bir de onunla uğraşmak zorunda kalmasın.

Seda Hanım tarafında da pek farklı bir hal yoktu. Karşısındaki adamın bu gece yaşadığı olaylarla ilgisi olmaması için dua ediyordu sadece. Pek fazla alternatifi olduğu da söylenemezdi. Daha önce de tehlikeli anları olmuştu. Ama onların hepsi o istediği içindi. İstediği zaman son verebileceği, sadece adrenalinin verdiği hazzı yaşamak için oynadığı küçük parodiler de denebilirdi. Bu sefer durum çok farklıydı. Canı istediği anda “Kestik!” diyebilecek yönetmenlik makamından çok uzaktı.

Suat sükunetini korumaya çalışarak salona girdi, Seda Hanım’a başıyla selam vererek koltuğa geçti. Emir bu yaptğını görseydi bir anormallik olduğunu hemen fark ederdi. Ama ayakkabısını kapının önünde bırakarak onu bir süre holde oyalamayı başarmıştı farkında olmadan. Ayakkabıları içeri aldıktan sonra misafirlerine katıldı. Emir salondaki gerginliği anlamamıştı, ama Suat’ın koltuğun kenarına ilişmiş uslu çocuk hallerini garipsemişti.

“Tanışmışsınızdır muhtemelen, yani Suat tanışmadan bırakmaz. Ama ben gene de görevimi yerine getireyim. Seda Hanım, bu Suat, size bahsettiğim tehlikeli arkadaş. Suat, Seda Hanım ofisimizin kıymetli müşterilerinden.”

İkisi de memnuniyetlerini dile getirdiler fazla göz göze gelmemeye gayret ederek. Titreyen telefonu Suat’ı kendine getirdi. Güngör Bey'in sabrı belki de çoktan tükenmişti. Artık harekete geçme zamanı gelmişti. Bu psikolojik savaş biraz daha devam ederse açık verebilirdi. Daha kötüsü, Selen’i kaybedebilirdi. Daha fazla zaman kaybetmeden aklına gelen ilk planı uygulamaya koydu.

“ Abi koşmaktan dilim damağıma yapıştı. Bir bardak su verebilir misin?”

“Çakala bak. Evi benden daha fazla kullanıyor. Kızın yanında kibar misafir pozları veriyor aklınca. Neyse bozmayım durumu. Nasıl olsa ben içeri gittiğimde Seda Hanım ona hayatının hayal kırıklığını yaşatır.” diye geçirdi içinden. Yüzüne de sinsi bir gülümseme yerleştirdi bu düşünce.

“ Hemen getiriyorum canım kardeşim.” diyerek ayrıldı yanlarından. Mutfakta içeride olanların hayaliyle keyiften dört köşe olarak aldı sürahiyi eline. Bardak dolmak üzereyken içeriden kapı çaldı.

“ İşte bir beklenmeyen daha. Kendi aramızda bahis mi oynasak acaba gelenlerin kimliği üzerine?” Kapıya doğru ilerlerken içeriden neden hiç tepki gelmediğini düşündü. Seda Hanım’ın isyan etmesi için otuz saniye vermişti kendi kendine. Demek ki sandığından daha dayanıklıydı. Kapıyı açtığında karşılaştığı manzara bütün mizah anlayışını alıp götürdü.

“Ne oldu sana? Şeyy..”

“Selen. Suat burda mı?”

“Burda burda. Geç içeri.” Kız ayakta zor duruyordu. Suratının hali hiç iç açıcı değildi. Emir hayatında bu kadar hareketli bir kabus bile görmediğini düşünürken kıza destek olması gerektiğini farketti.

“Suat bir baksana buraya.” derken kızın koluna girmiş onu salona götürüyordu. Suat’ın meşgul olduğunu ise içeri girdiğinde farketti. Karşılaştığı sahne karşısında şaşıramadı bile. Çünkü bu gece normal şeyler olması artık anormaldi. Suat Seda Hanım’ın arkasına geçmiş, silahı kafasına dayamış bir şekilde karşıladı onları. Kelimeler sahayı çoktan terketmiş, kalp atışları ile nefes alışverişlerinin kıyasıya mücadelesi başlamıştı.

2 yorum:

  1. tamam arkadaş, merak ediyorum artık devamını bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  2. eskiden daha iyi yazardın

    YanıtlaSil